Beddua ve lanet kısaca “kötü dua” – “olumsuz dua” anlamına gelen bir duadır. Günahsız müslüman kişilere bedduada etmek ve lanet okumak haram kabul edilmiş, fasık olan müslümanlara ise lanette bulunmanın caiz olduğu ifade edilmiştir.
Beddua var mıdır? diye sorulduğunda evet beddua vardır ve insanlar bazen bedduaya başvurabiliyorlar. Günümüzde hayatın stresi içinde istemeden veya farkında olmadan da olsa beddualar devamlı edilebilmektedir. Burada faziletli olan bu kötü duaya başvurmamaktır. Beddua ve lanet edilecekse de ayet ve hadislere bakılarak gerekçesine bakılmalı ve iyice anlaşılmalıdır.
Beddua etmek caiz mi?
Bedduanın, islam dininin zulüm ve haksızlık saydığı geçerli sebeplere dayanması şartıyla caiz olduğunu gösteren ayet ve hadisler bulunmaktadır. Din alimleri zulme uğrayanların beddua ve lanet etmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.
“Allah kötü sözün alenen söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayanlar hariçtir.” (Nisa suresi, 149. ayeti)
“Zulme uğrayan kimse kendisine zulmeden zalime dua edebilir. Allah celle celaluhu bunu kerih görmemiş aksine ona bu konuda ruhsat vermiştir.” (Taberani)
Peygamber Efendimiz de (sav), bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua etmemiş ama kesin olarak günah işleyenleri lanetlemiştir. Efendimiz’in (sav) zaman zaman Allah düşmanlarına beddua ve lanet ettiği de olmuştur.
“Paraya tapana lanet olsun!” (Tirmizi)
“Bid’at çıkarana lanet olsun.” (Dare Kutni)
Peygamber Efendimiz (sav) isim vererek de beddua etmiştir. Tebbet suresinde bu anlatılmaktadır.
“Ebû Leheb’in elleri kurusun!” (Tebbet suresi, 1. ayet)
Bu mealin tefsirine göre bu ayet mecazi bir ifade olup onun helak olması yönünde bir bedduadır. Devamındaki “tebbe”, bedduanın gerçekleşeceğini ifade eder ve öyle de olur. Müfessirler 2. ayette Ebû Leheb’in kazandığı bildirilen şeyden maksadın onun çocukları, malı, mevki ve itibarı olduğunu söylemişlerdir. Buna göre 1. ayet, bunların hiçbirinin kendisini kötü sondan kurtaramadığını ifade eder.
Bakınız: Tebbet suresi
Beddua ve lanetten kaçınmalıyız
Peygamber Efendimiz (sav) beddua etmiş olsa da bu kötü duaları etmekten kaçınırdı. Kendisinin beddua ve lanet eden değil, aksine rahmet peygamberi olduğunu söylerdi. Beddua etmemek ile ilgili hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır;
“Kendinize beddua etmeyiniz; çocuklarınıza beddua etmeyiniz; mallarınıza da beddua etmeyiniz. Dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir.” (Müslim)
Bu nedenle biz müslümanlar olarak özellikle başka müslümanlara bilip bilmeden beddua etmemeli, lanet okumamalıyız. Müslümanların birbirlerine lanet değil, rahmet dilemeleri yakışır. Ayrıca müslümana haksız yere beddua etmek büyük günahtır.
“Olgun mü’min, yerici, lanetçi, kötü iş ve kötü söz sahibi olamaz.” (Tirmizi)
“Birbirinize Allah’ın lâneti, gazâbı ve cehennem azabı ile lanet ve beddua etmeyiniz!” (Ebû Davud)