İstanbul, üç imparatorluğa ev sahipliği yapmış bir şehir olarak; dini, kültürel, mimari, tarihi zenginliğe sahip bir şehirdir. İstanbul’da gezintiye çıktığınızda her semtinte ayrı bir tarihi ve kültürel güzellike karşılaşıyoruz. Bu tarihi zenginliklerden en çok dikkat çekenlerden biri de dini yapılar. Karaköy Yeraltı Cami (Kurşunlu Mahzen) ve içinde yatan Peygamber Dostlarının türbeleride bunlardan biri.
İstanbul’un feth edilmesi ile birlikte, İstanbul’da yaşayan bir çok hristiyan ve yahudi halkına dini özgürlükleri verilirken, kendilerine ait ibadethanelerin bir kısmına dokunulmamış, bir kısmı da bazı eklemeler ile cami haline getirilmiştir. Bunun en büyük ve özelliklede fethin sembolü olan örneği hepimizin bildiği gibi Ayasofya Cami’dir.
Ayasofya’nın yanı sıra İstanbul’da ve Türkiye’nin bir çok yerinde klise yada sinagogdan veya tarihi eski yapılardan camiye çevirilen ilginç mimaride camiler vardır. Bu cami ve yapılardan en dikkat çekenlere yer yer yazılarım da yer vermek istiyorum.
Bugün anlatmak istediğim cami farklı mimarisi, görünümü, tarihi ve içinde sakladığı Peygamber Dostları ile Kurşunlu Mahzen Camii diğer adıyla Karaköy Yeraltı Camii.
Kurşunlu Mahzen (Yeraltı) Camii Nerede?
Yeraltı Camii, İstanbul‘un Beyoğlu ilçesine bağlı olan Karaköy’de, Vapur iskelesini geçtikten sonra, Kemankeş Caddesi üzerinde, meşhur tatlıcımız Güllüoğlu’na yakın bir konumda yer almakta. Karaköy İskelesi’nden çıktıktan sonra hemen ulaşabileceğiniz bir konumda.
Kurşunlu Mahzen Camii Tarihi
Girdiğinizde karanlık atmosferi ile yer altına indiğiniz Camii, eski kaynaklarda Kule olarak geçmektedir. Gemicilerin Haliç’e girişini önlemek için Galata- Sirkeci arasına çekilen zincirin bir ucunun bağlandığı kuledir. Eski kaynaklardaki adı Galata Hisarı’dır. İstanbul’un fethinden sonra bu mekan silah ve cephane deposu olarak kullanılmaya başlanarak , Mahzen-i Sultani olarak adlandırılmıştır.
1752 yılında, Şam’dan İstanbul, Galata’ya gelen, Şeyh Mehmed Efendi, babası Şeyh Murad Efendi’nin daha önce keşfen tespit etmiş olduğu bu mekanın faziletini anlatarak, saltanat makamına bildirmiştir. Bu işaret üzerine Sadrazam Köse Mustafa Bahir Paşa, 1752-1756 yılları arasında adı geçen mekanı ( yani bu camiyi) elden geçirterek namaz kılanacak hale getirtmiştir.
Şeyh Murad Efendi’nin bu mekan üzerindeki keşif hadisesi ise şöyledir; Şeyh Murad Efendi, mana aleminde, Üsküdar’dan Galata tarafına bir köprü ve bu köprüden büyük ruhların geçtiklerini görür. Onlara bu gelişlerinin sebebini sorduğunda , Kurşunlu Mahzen’de medfun olan bazı kimseleri ziyarete için geldikleri cevabını alır.
54 paye ile bölünen bu yapının düzenlenmesi sırasında bazı kabirlere ulaşılarak, Şeyh Mehmed Efendi’nin de tahkikiyle bazı büyüklerin mezarları olduğu belirlenip, üzerlerine sandukalar konularak, kabirler caminin içinde ziyarete açılmıştır. Bu zatlar, Amr Bin El- As (r.a), Vehbi Bin Hüreyre (r.a) ve Süfyan Bin Uyeyne (r.a) ‘dır. Camiye namaz kılmak için uğradığınızda bu zatlarıda ziyaret edebilir, ruhlarına birer Fatiha gönderebilirsiniz.
Şimdi bu zatların kısaca hayatlarına göz atalım.
Amr Bin El-As (R.A)
İslam tarihinde cesur bir asker, dirayetli bir kumandan ve devlet adamı ve Mısır Fatihi olarak bilinen Amr Bin As, Mekke-i Mükerreme’de doğmuştur.
Mensubu olduğu Sehm Kabilesi müslümanların ve Peygamber (s.a.v)’in azılı düşmanlarındandı. Bu zat müslüman olmadan önce Mekke’de ticaret ve siyaset ile uğraşırdır. Kabilesi O’nu, Habeşistan’a hicret etmiş olan müslümanların iadesi için, Kral Necaşi’ye elçi olarak göndermişti. Habeşistan Kralı Necaşi’nin, müslümanlar hakkında yaptığı olumlu konuşmaların, O’nun ruhunda olumlu etkiler yaratmasıyla İslam ile şereflenme güzelliğine sahip oldu.
Amr Bin As (r.a), Hz.Ebu Bekir döneminde, Güneydoğu Filistin’in fethinde büyük başarılar sağlamıştır.Ecnadeyn ve Yermük Savaşları’na da katıldı. Hz.Ömer(r.a) zamanında Filistin’i tamamen İslamiyet’in hakimiyeti altına aldı. Kudüs’ün, Hz.Ömer’e teslimiyetinde büyük rol oynadı. Kısa sürede İskenderiye’yi teslim alarak Mısır topraklarına hakim olmayı başardı ve Mısır Fatihi ünvanını aldı.
Vehbi Bin Hüreyre (R.A)
Bir rivayete göre, İstanbul’un Mesleme komutasındaki ordu tarafından kuşatılması sırasında, şehrin önünde şehit düşen sahabeden Vehbi Bin Hüreyre Hazretleri, Yeraltı Cami’ne defnedilmiştir.
Cami’nin içinde Demir parmaklıklarla bölünmüş olan iki ayrı türbe bulunmaktadır. Bu türbelerden birisi içinde iki, diğeri bir tane kabir bulundurmaktadır. İki kabri bulunduran türbelerden biri, Vehbi Bin Hüreyre Hazretlerine aittir.
Süfyan Bin Uyeyne (R.A)
Tabii’nin meşhurlarından olan Süfyan Bin Uyeyne Hazretleri, Küfe’de dünyaya gelmiştir. Küçük yaşında ilim tahsiline başlamış, seksen yedi sahabe ile görüşüp bunlardan dinlediği yedibin hadis rivayet etmiştir. Ömrünün son zamanlarına kadar, Hicazlılar’ın ilim öğretimiyle meşgul olmuştur.
Bir rivayete göre, Vehbi Bin Hüreyre (r.a) gibi, İstanbul’un kuşatılması sırasında burada şehit düşerek, defin işlemi Yeraltı Camii içine gerçekleştirilmiştir.